3 Temmuz 2011 Pazar

Yürü

Yürümek hayatımın sporu sanırsam.

En mutlu olduğum zaman da yürüyordum.
En mutsuz olduğumda da.
En rahat olduğum zaman da yürüyordum.
En huzursuz olduğum zamanda da.

Bu kadar yürümek bende anılar bıraktı tabi ki.

Bir kaçını da şu işimin olmadığı zamanlarda bloguma yazmak istedim.

O zaman en yakın tarihlisinden başlıyorum.

Daha dün gece, yol ise Taksim - Mecdiyeköy.

Hiç tavsiye etmiyorum bu yolu geceleri, eğer üstünüzde kavuniçi pantül varsa üstünüzde.
Efes One Love'a gidemeyişimizin acısını Galata'da çıkarmaya karar vermiştim.
Üstümde de festival kılığı ile çıktım.
Çıkmaz olaymışım.

Dünya'da İnsan olamamış bir kitle var!

Neyse buradan en sevdiğim güzergaha atlamak istiyorum.

Bebek - Beşiktaş.

Şarkılar ile kulağa, sahil ile göze hitap ettiğiniz takdirde o uzun gözüken yol size o kadar kısa gelecek ki.

Özellikle Ortaköy - Beşiktaş yolu benim için daha özel olduğu için bu kısımda yürüdüğüme değil uçtuğuma inanırım.

Levent - Hisarüstü.

Her halde buraya çiğ köfte yolu demek yanlış olmaz benim için.

Arkadaşlarla çıkılır, Levent'e kadar geyik sonra birer çiğ köfte dürüm sonrasında ise dönüş yolu.
Tek başına ise biraz işkence.

Galata Köprüsü

Sanırsam bunu anlatmaya gerek yok. En iyi İstanbul manzaraları buradan çıkar.

Ve son olarak da;

İstiklal Caddesi

İstanbul'un beni vuran yolu, kulaklığını tak anında bir klip havası yakala.
Kimse senin tipine ve giysine de bakmaz çünkü neler görmüştür İstiklal Caddesi.

Bu aralar mantığım benden uzak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder